NİNE İLE DEDE
Zamanın birinde, bir
köyde yaşlı bir karı koca varmış. Oldukça fakirmişler. Ne tarlaları bağları, ne
de hayvanları varmış. Zaten olsa da çalışamayacak kadar yaşlı ve güçsüzmüşler.
Ama bu dünya tatlısı Dede ve Nine hallerinden hiç şikayetçi olmaz, konu
komşunun getirdiği yardımlarla geçinirlermiş. Üstelik böyle hayırsever
komşuları olduğu için Allah’a şükrederlermiş.
O sene köyde kıtlık
olmuş. Komşularının da yiyecekleri iyice azaldığından Dede ve Nineye
getirdikleri yardımlar da oldukça azalmış. Zavallı ihtiyarlar zaman zaman aç
kalıyorlarmış. Gene böyle bir gün,
açlıktan halsiz düşmüş bir halde Allah’a yalvarırken kapı çalınmış.
Açtıklarında ne görsünler; iyi kalpli kapı komşusu elinde bir tas unla
karşılarında duruyor:
_
Kusura bakmayın nineciğim, sizi de ihmal ettik ama elimizden gelen bu. Allah
hepimizin bu dar günlerde yardımcısı olsun, demiş. Nine de:
_ Sağol
kızım, Allah kazancınıza ve evinize bereket versin, deyip sevinçle unu almış.
Hemen o unla bir hamur yoğurup şekil vererek fırına koymuş. İhtiyarcıklar
sabırsızlıkla ekmeğin pişmesini bekliyormuş. Ekmeğin mis gibi kokusu odayı
sarmış. Nihayet piştiğine karar verip fırından çıkarırken aniden ekmek yere
düşüp yuvarlanmaya başlamış. Nine ve Dede de ekmeği yakalamaya çalışıyorlarmış
ama ekmek durmadan yuvarlanmaya devam ediyormuş. Sonunda bir kara deliğin içine
girmiş. Yaşlı karı koca arkasından deliğe girmişler ki saray gibi süslü kocaman
bir salonun ortasında, bir ucundan diğer ucu zor görünen bir sofra...Sofranın
üstünde o kadar çok çeşitte yiyecek varmış ki, bir kuş sütü eksikmiş.
Nine ve Dedenin
açlıktan karınları zil çalıyormuş. Etrafa bakınmışlar, seslenmişler ama
sofranın sahibini bulamamışlar. Bunun kendilerine verilen bir lütuf olduğunu
düşünüp sevinmişler ve lezzetli yiyeceklerden yemeye başlamışlar. Tam bu sırada
‘gümm, gümm’ diye korkunç bir ses duymuşlar. Korkudan ne yapacaklarını
şaşırmışlar. Kaçmaya fırsat olmadığından hemen masanın altına saklanmışlar. Meğer bu duydukları ses korkunç
devin sesiymiş.
Büyük bir
gürültüyle gelen dev, şöyle bir etrafı koklamış:
_
Burada insan kokusu var...Evime girmeye kim cesaret ettiyse çıksın karşıma!
Diye bağırarak yumruğunu öfkeyle masaya vurmuş. Yumruğun şiddetiyle masanın
üzerindeki karabiber yerlere saçılmış ve Nine ile Dedenin de burunlarına
kaçmış.İhtiyarcıklar karabiberin etkisiyle kendilerini tutamayıp öyle bir
hapşırmışlar ki devi bile korkutmuşlar. Korkudan ne yapacağını şaşıran dev, bir
daha gelmemek üzere hızla oradan kaçmış. Nine ve Dede büyük bir beladan
kurtulmuş. Hemen kıtlık yüzünden sıkıntıda olan komşularına da haber verip yiyeceklerini
onlarla paylaşmışlar. Zor durumda olsalar da birbirlerine yardım etmeye çalışan
bu köyde bir daha hiç kıtlık olmamış. Onlar ermiş muradına, darısı paylaşmayı
bilmeyenlerin başına...
serpilciğim gerçekten merakla okuyorum .kitap haline getirip daha çok çocuklara ulaşması dileğiyle.
YanıtlaSilDeğerli Serpil hanim,biz masalları kitaplardan okuduk.Ne ninemiz ne dedemiz bize masal anlattı.Hayal dünyamızı genişlettiğiniz ve değerlerimizi korumak için çabaladığınız için teşekkürler!
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Teveccüh gösterdiniz
Sil